Yunan filozof ve matematikçi kimliği ile bildiğimiz Pisagor , M.Ö 596 yılında Sisam adasında dünyaya gelmiştir.Teoremleri ile hayatımızdaki yerini alan Pisagor ‘un en iyi teoremi ;kendi adıyla anılan Pisagor teoremidir. İlk eğitimini bulunduğu adada almıştır.Daha sonra Tales’in öğrencisi olmuştur.Öğretmeni Tales, onun daha iyi bir eğitim almasını ve gelişmesi gerektiğini söyleyerek ,Mısır’a gitmesini istemiştir. Mısır o dönemde ünlü matematikçilerin yetiştiği bölgeydi. Bulunduğu adadan ayrılan Pisagor sonunda Mısır’a geldi. Kaynaklarda yer alan bilgiye göre burada Mısır dilini öğrendi. Buradan sonra ,memleketi Sisam’a geri dönmeye karar verdi.Yurda döndüğünde Tiran Polykrates’in adayı baskısı altına aldığını gördü. M.Ö 529’da İtalya’nın güneyinde bir Yunan kentine (Crotana) yerleşti.Burası İtalya’nın zengin liman kentlerinden biriydi. Pisagor burada, iddia ettiği kehanet yeteneğinden güç alarak , biraz da gizemli davranarak , zengin ve soylulardan oluşan üç yüz delikanlıyı etrafına topladı ve akabinde bir okul kurdu.Bu okulun özelliği kişisel hiçbir şeye sahip olmamalarıydı.Hepsi birlikte bu okulda hayatlarını sürdürüyorlardı. Pisagor bu okulda öğrencilerini iki bölüme ayırmıştır.Dinleyiciler ve matematikçiler olarak…Okulun ilk aşaması dinleyicilikten geçiyor.Bu eğitimde başarılı olan öğrenciler ,daha sonra matematikçiliğe geçiyordu. İnisiyatik nitelikte eğitim veren bu okul aynı zamanda bilimler akademisi niteliğini de taşıyordu.Din eğitimi ve manevi bilimler eğitimi alan öğrenciler diğer yandan maddi bilimler ( fizik, matematik, siyaset, kimya vs.)alanında da ders almaktaydı. Pisagor verdiği bu eğitime “insan bilgisinin tümünü kuşatan anlamında” matematalar adını vermiştir.Bu sistemde Pisagorcular’ın çiğnenmesi durumunda ölüm cezası ile karşılaşma maddesi yer alıyordu ancak bu sessiz bir kuraldı.Onlar ,insanların bazı sözleri, hiç düşünmeden ,dikkatsizce söylediğine inanıyordu ve insan söylediği şey konusunda herhangi bir şüphe duyuyorsa susmayı tercih etmeliydi.Bir diğer kural ise; bir adamın çok fazla acısı varken ,ona acısını unutması için baskıda bulunmamak gerektiğidir.Çünkü onlar katında kaygısızlığı destelemek büyük bir suç olarak kabul edilir. Pisagor , düşüncelerini hiçbir zaman yazıya dökmemiştir. Bu yüzden onun hayatı hakkında pek fazla bilgi edinemiyoruz.Mevcut bilgiler ,onun öğrencilerinin notları arasından çıkmıştır.Ancak Diogenes’in belirttiği üzere onun da yazıları vardı.