Yoksulluğun hayatını oldukça zorlaştırmasına ve geçirdiği rahatsızlıklara rağmen okul hayatında zekâsı ile ön plana çıkıyordu. Tübingen üniversitesinde eğitim görüyordu ve buradaki eğitimini tamamlayabilmesi için kendisine Württemberg dükü yardımcı oldu ve onun yardımları ile Johannes Kepler, bu üniversiteden, 1588 yılında bitirdi. Ve aynı üniversiteye tekrardan başvuru yaparak yüksek lisans eğitimi de aldı. Johannes Kepler’in daha sonralarda din eğitimine başladı. Din eğitimini aldığı dönemde, Graz’da bulunan okul, Luterci lisesinin matematik öğretmeni açığı nedeniyle din eğitimini bırakıp buraya öğretmenlik yapmaya geldi. Johannes Kepler, 1594 yılında bu okulda hala bulunurken, evrenin yapısına giriş yaparak bu alana resmen adım atmıştır. Başarılı bir Araştırma Hayatı Başlıyor Johannes Kepler, platon felsefesinden oldukça etkilenmiştir ve onunla birlikte Pisagor matematik mantığını da oldukça araştırmıştır. Bu iki kavramdan oldukça etkilenen Johannes Kepler, evrende bir matematik uyumu olduğunu ve bu kavramlar ile onu anladığını belirtmiştir. Bunu kanıtlama yolu olarak da Platon cisimleri diye bilinen düzgün prizmaları kullanmayı planlamıştır. Bununla ilgili yaptığı çalışmalardan elde ettiği bilgileri, ilk kitabında yayınlamıştır. Bu ilk kitabının adı ise, Prodromus Dissertationum Mathematicarum Continens Mysterium Cosmographicum yani Türkçe anlamı, Evrenin gizliliğini içeren matematiksel incelemelerin habercisidir. Bu eser oldukça yankı uyandırdı ve dikkat çekti. Johannes Kepler, bu eserişini birçok bili adamına gönderdi. Bunun üzerine kraliyet matematikçiliği yapan Brahe tarafından, gözlem evinde çalışmalarına devam etmesi için çağrıldı. Bulunduğu yerde, yayınladığı kitap ve düşüncesi yüzünden baskı gören Kepler, gözlem evine gitti. İmparatorluk Matematikçiliğine geçiş Kendisini davet eden ve aynı zamanda imparatorluğun matematikçisi olarak bilinen, Brahe o dönemde gözlerini dünyaya kapadı. Bunun üzerime, Roma Germen imparatoru, II. Rudolf, Johannes Kepler’i saraya aldı ve kraliyet matematikçisi olarak göreve başlattı. Sarayda göreve başlayan ve araştırmalarına ara vermeden devam eden Johannes Kepler, burada ikinci eserini yayınladı. Eserinin adı, Astrolojinin güvenilir temelleridir. Bu kitapta ele aldığı konu ise, yıldızların ve yıldızların hareketinin insan hayatına ya da davranışlarına etki ettiği durumun yanlış olduğudur. Evren ile insan arasında çok iyi bir uyum olduğunu da belirtmektedir. Ve astrolojinin vermiş olduğu öngörüleri ile oldukça adını duyurmuştur. Daha sonralarda, Tycho Brahe’nin kurmuş olduğu grup tarafından kendisine, Mars’ı inceleme görevi verilmiştir. Bu konuda yaptığı çalışmaları ve deneyleri bir başka eseri olan, Astronomideki Optik Konuların İncelenmesi Konusunda Vitellio’ya ek adlı eseridir. Mars, Satürn ve Jüpiter gezegenlerinin oluşturmuş olduğu ve pek sık olmayan bir doğa olayı olan, Süpernovayı uzun bir süre incelemiştir. Ve Johannes Kepler, 1609 yılında yayınlamış olduğu bir eserinde, Mars’ın dolandığı yörüngenin daire şeklinde değilde elips şeklinde olduğunu açıkladı ve bununla birlikte kariyerinde büyük bir sıçrama yaşadı. Oldukça yankı bulan ve dikkat çeken kitabının adı ise, Yeni Astronomidir.