İngiliz ve Türk arkeolog bilim insanlarına göre; 14 bin yıl önce, yani büyük tufanda yok olduğu ve bazı bilim insanlarına göre de; hiçbir zaman var olmadığı, sadece efsanevi şekilde eski insanlardan çıktığı bir çeşit hayali kıtadır. Ayrıca, Mu kıtasının gerçek mi, yoksa hayal mi olduğu da Japonya’da yapılan bazı kazılarda netlik kazandı ve sualtından çıkartılan yaklaşık 8 ila 10 bin yıllık heykellerin, Mu kıtasına ait oldukları öne sürüldü.
Heykellerin üzerinde yazan yazılara ve yazı stillerine göre, Mu kıtasına ait olduğu savunuluyor, hem de kıtanın kalan parçaların diğer kıtaların köklerine gittiği ve Dünya üzerinde halen milyon tane parçaları olduğu düşünülüyor. Yani Mu kıtasının kalıntıları, Dünya yüzeyinde halen barınıyor. Ancak, efsanede anlatılanlara göre; Mu kıtasının büyük tufanda büyük bir bölümü direk sular altında kaldı ve bu kıtada yaşayan, çevrelerinde yaşayan yaklaşık 63 milyon insanda kıtaların çarpışmasıyla öldü. Ve bu kıtalar, daha doğrusu Mu kıtası, parça parça tüm yüzeye yayıldı.
Mu Kıtası Hakkında Bilimsel İddialar
Bilim, Mu kıtasının gerçekte olmasını ön görmüyor ve bu kıtanın kalıntılarının gerçekte olmadığını, sualtından çıkartılan heykellerin ve oyma taşların ise, sadece eski uygarlıklara ait olduklarını savunuyor.
Mu Kıtasının Gerçekliğini Savunan Bilgiler
50 yıla yakın bir sürede araştırılan Mu kıtası, James Churchward öncülüğünde ve birçok arkeologun katılmasıyla elde edilen bilgiler şöyledir;
İlk insanlarda içerisinde olmak üzere, yeryüzüne ilk defa ayak basmış insan ırkı, Mu kıtasına ayak basmıştır ve insanların evrim geçirmesi yine bu kıtada meydana gelmiştir.
Mu kıtasının fiziksel özellikleri; günümüzde yer alan kıtalardan daha farklı ve daha kalın bir yapısı vardı. Bu yapısı, yeryüzünde bırakılan ve sualtında incelenen hatlara göre; 3 kara parçasından oluşuyordu.
Kıta üzerinde yaşayan yaklaşık 60 milyon insan vardı. Bazı tarih kaynaklarına göre bu rakam tam: 63 milyondur.
Yaklaşık 14 bin yıl öncesinde yaşayan ve var olan Mu halkı, Mu dinine inanıyor, tek tanrılı bir dine sahipti. Ayrıca Mu dininin, Atlantis gibi sualtı şehirlerinin de dini olduğu savunulmaktadır.
Mu kıtasının doğal afette çöktüğü ve sular altında kaldığı bazı arkeologlar tarafından teori olarak atılmıştır. Bu doğal afetler ise; volkanik patlamaların, fay hatlarını tetiklemesi, böylece birçok afeti de yanında getirmesi düşünülüyor.
Mu dini, yazımsal olarak değil, daha çok semboller ve amblemler ile inanılan bir dindi. Ve yaklaşık 70.000 yıllık olduğu ön görülüyor.
Not: Bu maddeler, sadece teori amaçlı verilmiş ve Mu kıtasını savunan arkeologlar tarafından ortaya atılmıştır.